- cocuklarim eger dunya gunes'e bir cm yakin olsaydi her yer erir eger bir cm uzak olsaydi her taraf donar ve yasayamazdik.. allah'in olduğunu bundan anlayabiliriz - e iyide hocam dunya gunes'e 18 ocakta yakinlasir 21 haziranda da uzaklasir...hemde bir cm değil yaklaşik 2 milyon kilometre...ee hiç bir sey olmuyor... - iste bu da allah'in bir mucizesidir evladim...otur.. laubali ukala...
31 Ekim 2015 Cumartesi
Nasreddin Hoca pazarda dolaşırken yanına hayatı boyunca hiç minare görmemiş yabancı bir adam yaklaşır. Addm Hoca' ya sorar: -Bunları nasıl yapıyorlar. Hoca ciddiyeti bozmadan: -Bunu da anlamayacak ne var yah, kuyuların içini dışına çevirirler, olur sana bir minare! demiş.
Cimri ve de boş boğazın biri Hocaya: Ya Nasrettin Hoca demiş demek parayı çok seviyorsun. Acaba neden ı -Hoca cevabını yapıştırmış. Senin gibilere muhtaç olmamak için.
Köye tayin olan cami imamı kadınlara düşkünlüğü ile hemen tanınır. Amacı öncelikle muhtarın şuh karısını becermektir, ama ne yaptıysa bir türlü başaramaz. Sonunda muhtarın karısının da hoşuna gider bu durum yardımcı olur imama, derki: - Yarın tarlaya gideceğiz sen akşam vakti oralarda ol ben dönüşte traktörün ön koltuklarına torba yüklerim benim bey seni camiye yetişsin diye mutlaka alır sende ön tarafın dolu olduğunu söyleyip remorka binersin köye varana kadar birlikte oluruz. Bu teklif imamın çok hoşuna gider, akşamüstü tarla civarındadır. Dönüşte muhtar görür imamı karısının düşündüğü gibi alır remorka 'Hoca adam becerecek değil ya' düşüncesiyle. Ama içine kurt düşer ya becerirse.... ya becerirse diye düşünürken traktörü devirir, lastiklerin altında kalır ayakları. Köylü olayı uzaktan görür koşar yardıma. Muhtarı kurtarırlar acı içinde kıvranan muhtarın birden aklına remorktaki karısı ile imam gelir. Yardıma gelenlere: - Arkada hatun ile imam efendi vardı ses soluk çıkmıyor bir bakın der. Römorkun arkasına gelen gruba iş üstünde yakalanan imam pişkin pişkin: - Rabbim korudu.... ya gözüne kulağına filan gitseydi...
Bir gün Nasreddin Hoca ve arkadaşları iddiaya tutuşmuşlar. Eğer Hoca karanlık ve soğuk bir gecede, sabaha kadar köy meydanında bekleyebilirse arkadaşları ona güzel bir ziyafet çekecekmiş. Şayet bunu beceremezse o, arkadaşlarına ziyafet çekecek. Kararlaştırılan gün Hoca meydanın ortasında, sabaha kadar tir, tir titreyerek beklemiş. Sonra yanına gelenlere : - Tamam demiş. Iddiayı kazandım. - Ne oldu ne yaptın demişler. - Bekledim sabaha kadar demiş. - Hayır demişler. Sen uzaktaki bir mum ışığı ile ısınmışsın. Iddiayı kaybettin! Ziyafetimizi hazırla. Hoca çaresiz kabul etmiş. Ziyafet vakti kocaman bir kazanın altına minicik bir mum koymuş. Güya yemek pişirecek. - Ne yapıyorsunı demişler. Kıs, kıs gülerek cevap vermiş : - Bu mum sıcağıyla size yemek pişireceğim arkadaşlar. Uzaktaki bir mum ışığıyla ben nasıl ısındıysam, bu kazandaki yemek de öyle pişecek!...
Adamın çok sevdiği köpeği hastadır. Veteriner veteriner dolaşmış çare yok, hayvancık her geçen gün biraz daha eriyor. Derken arkadaşının biri "filanca köyde nefesi kuvvetli bir hoca var" deyince bizim ki çaresiz soluğu o köyde almış ve hocayı bulmuş. "Hocam köpeğime bir oku -üfle de iyileşsin" demiş. Hoca bir hayvana dua etmeyeceğini söyleyip adamımızı geri çevirmiş. Bizimki bozuk bir moralle giderken yolda biri "hoca biraz paragözdür, anlarsın ya!" demiş. Adamımız bir kuzu kestirip fırında pişirttirdikten sonra hocanın kapısını bir kez daha çalmış. Kuzuyu gören hoca adamla köpeği içeri davet edip bir muska yazmış ve göndermiş. Adamımız daha yoldayken hayvan iyileşmeye başlayınca muskaya ne yazdığını merak edip açmış. Muskada şunlar yazıyormuş: "Muska yazdım itine, nail oldum etine.