Genç yönetmen yeni filmi için yüzü düzgün, kamera karşısında
rahat, düş gücü gelişkin bir kadın oyuncu arıyordu. Gazeteye ilan
vererek adayları davet etmişti. Gün boyu peş peşe girdiği mülakatlardan
yorgundu. O, kendine yeni bir kahve koyarken, sıradaki oyuncu adayını
içeri aldılar. Alımlı genç kız, yüzünde meraklı bir tebessümle deneme
kamerasının karşısına oturdu ve yönetmenle sohbete başladı. Adı Emile
Muller'di. Kısa hasbıhalden sonra yönetmen değişik bir şey denemiş olmak
için "Çantanızı açıp bana içindökülüri birer birer anlatır mısınız?"
dedi. genç kız arkadaki çantaya uzandı. Fermuvarını açtı. Önce eline
gelen iri kırmızı elmayı çıkarıp anlattı: "Bu elmayı sabah tezgah
başında meyvelerini parlatırken gördüğüm manav hediye etti. Çok iştahlı
bakmış olmalıyım. "Sonra bir kitap çıkardı. Henüz kitabın ilk
sayfalarında olduğunu ve okuduğu satırlardan çok etkilendiğini anlattı.
Romanın baş kahramanının dalaverelerinden söz etti. Ardından bir gazete
çıkardı: İş aranıyor ilanını orada okumuştu. Listede, başvuracağı başka
işler de vardı. Sonra makyaj çantası, ajandası ve not defteri. Yönetmen,
bu sonuncudan rasgele bir sayfa çevirip okumasını isteyince defteri
açıp mahcup bir edayla okudu genç kız. Özel duygulardı okudukları.
Derken çantanın gizli bölmesine attı elini. Oradan iki fotoğraf çıkardı.
Biri uyuyan genç bir adam fotoğrafıydı: "Sevgilim" diye açıkladı:
"Fotoğraf çektirmeyi hiç sevmez de. Ancak uykudayken çekebiliyorum
fotoğrafını. "İkinci fotoğrafın annesinin evlenmeden önceki hali
olduğunu söyledi. O halini şimdikinden daha çok seviyordu. genç kızın,
çantadan çıkarıp büyük doğallıkla anlattığı her bir nesne, bir yapbozun
parçaları gibi onun hayatından kesitler sunuyordu. * * * Bu oyun, 15
dakika kadar sürdü. Sonunda yönetmen Emile'e teşekkür etti. Çıkarken
kapıdaki görevliye telefonunu bırakmasını söyledi. "Arkadaşlar gelecek
hafta sizi arar" dedi. Emile çıkarken, yönetmenin asistanı girdi içeri.
Dışarıda bekleyen daha pek çok aday vardı. Yönetmen gerindi. Kısa bir
mola vermek istediğini söyledi. Hala aradığını bulamamıştı. Yeni bir
kahve doldururken karşısındaki sandalyeye asılı çantaya ilişti gözü.
Biraz önce içindökülürin birer birer anlatıldığı çantaydı bu. Telaşla
asistanını uyardı: " giden kız çantasını unutmuş, hemen koşup
yetiştirsene. "Asistan kız sandalyeye baktı ve "Yoo. O benim çantam"
dedi. Yönetmen, koltuğundan ok gibi fırlayıp kapıya seğirtti. Aradığı
oyuncuyu bulmuştu.
17 Ekim 2016 Pazartesi
Çanta
Yaşanmış Hikayeler
Etiketler:
Yaşanmış Hikayeler
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder