Dünyada sevilmek istemeyen kişi yok gibidir. Ama sevgi
nedir, nerede bulunur, biliyor muyuz? Sevgi üç türlüdür. Birincinin adı "
EĞER"türü sevgi. Belli beklentileri karşılarsak bize veriçecek sevgi.
Örneğin: eğer iyi olursan baban, annen seni sever. Eğer başarılı ve
önemli kişi olursan, seni severim. Eğer eş olarak benim beklentilerimi
karşılarsın seni severim. En çok rastlanan sevgi türü budur. Bir şarta
bağlı sevgi. Karşılık bekleyen sevgi. Sevenini, istediği bir şeyin
sağlanması karşılığı olarak vaat edilen bir sevgi türüdür. Nedeni ve
şekli bakımından bencildir. Amacı sevgi karşılığı bir şey kazanmaktır.
Evliliklerin pek çoğu " Eğer"türü sevgi üzerine kurulduğu için çabuk
yıkılıyor. Gençler birbirlerinin o anki gerçek hallerine değil,
hayallerindeki abartılmış romantik görüntüsüne aşık oluyor ve
beklentilere giriyorlar. Beklentiler gerçekleşmediğinde, düş
kırıklıkları bağlıyor. Sevgi nefrete dönüşüyor. En saf olması gereken
anne baba sevgisinde bile " Eğer"türüne rastlanıyor. Bir genç Tokyo
Üniversitesi giriş sınavlarını kazanarak babasını mutlu etmek için çok
çalışıyor. Okul dışında hazırlama kurslarına da gidiyor. Ama başarılı
olamıyor. babasının yüzüne bakacak hali yok. Üzüntüsünü hafifletmek için
bir haftalığına Hakone kaplıcalarına gidiyor. Eve döndüğünde babası
öfşöyle sınavları kazanamadın. Bir de utanmadan Hakone'ye gittin? diye
bağırıyor. Delikanlı "Ama baba vakşöyle sende bir ara kendini iyi
hissetmediğinde Hakone kaplıcalarına gittiğini anlatmıştın diyor. Baba
daha çok kızarak delikanlıyı tokağlıyor. Çocuk da intihar ediyor.
Gazeteler intiharın anlık bir sinir krizi sonucu olduğunu söylediler,
yanılıyorlardı. Delikanlı babasının kendisine olan sevgisinin yüksek
düzeydeki beklentilerine bağlı olduğunu anlamıştı. İnsanlar " Eğer"türü
sevginin üstünde bir sevgi arayışı içindeler aslında. Bu sevginin
varlığını ve nerede aranması gerektiğini bilmek bu genç adamın yaptığı
gibi yaşamı sürdürmekle ondan vazgeçmek arasında bir tercih yapmakla
karşı karşıya kaldığımızda önemli rol oynayabilir. İlginç değil mi?.
İkinci türe geçiyoruz: "ÇÜNKÜ"türü sevgi. Bu tür sevgide kişi bir şey
olduğu, bir şeye sahip olduğu ya da bir şey yaptığı için sevilir. Başka
birinin onu sevmesi, sahip olduğu bir niteliğe ya da koşula bağlıdır.
Örnek mi? Seni seviyorum. Çünkü çok güzelsin (Yakışıklısın). Seni
seviyorum. Çünkü o kadar popüler, o kadar zengin, o kadar ünlüsün ki.
Seni seviyorum. Çünkü bana o kadar güven veriyorsun ki. Seni seviyorum.
Çünkü beni üstü açık arabanla, o kadar romantik yerlere götürüyorsun ki.
"Çünkü"türü sevgi " Eğer"türü sevgiye tercih edilir. " Eğer"türü sevgi
bir beklenti koşuluna bağlı olduğundan büyük ve ağır bir yük haline
gelebilir. Oysa zaten sahip olduğumuz bir nitelik yüzünden sevilmemiz
hoş bir şeydir egomuzu okşar. Bu tür olduğumuz gibi sevilmektir.
İnsanlar oldukçarı gibi sevilmeyi tercih ederler. Bu tür sevgi onlara
yük getirmediği için rahatlatıcıdır. Ama derin düşünürseniz, bu türün "
Eğer"türünden Temelde pek farklı olmadığını görürsünüz. Kaldı ki bu tür
sevgi de, yükler getirir insana. İnsanlar hep daha çok insan tarafından
sevilmek isterler. Haaranlarına yenilerini eklemek için çabalarlar.
Seviçecek niteliklere onlardan biraz daha fazla sahip biri ortaya
çıktığı zaman, sevenlerinin, artık ötekini sevmeye başlayacağından
korkarlar. Böylece yaşama sonsuz sevgi kazanma gayretkeşliği ve rekabet
girer. Ailenin en küçük kızı yeni doğan bebeğe içerler. Sınıfının en
güzel kızı, yeni gelen kıza içerler. Üstü açık BMW'si ile hava atan
delikanlı, Ferrari ile gelene içerler. Evli kadın kocasının genç ve
güzel sekreterine içerler. O zaman bu tür sevgide güven duygusu
bulunabilir mi? "Çünkü"türü sevgi de, gerçek ve sağlam sevgi olamaz. Bu
tür sevginin güven duygusu vermeyişinin iki ayrı nedeni daha var.
Birincisi acaba bizi seven kişinin düşündüğü kişi miyiz korkusu. Tüm
insanların iki yanı vardır. Biri dışa gösterdikleri öteki yalnızca
kendilerinin bildiği. İnsanlar sandıkları kişi olmadığımızı anlar ve
bizi terk ederlerse korkusu buradan doğar. İkincisi de ya günün birinde
değişirsem ve insanlar beni sevmez olurlarsa endişesidir. Japonya'da bir
temizleyicide çalışan dünya güzeli kızın yüzü patlayan kazanla
parçalanmış. Yüzü fena halde çirkinleşince, nişanlısı nişana bozup onu
terk etmiş. Daha acısı aynı kentte oturan anne ve babası, hastaneye
ziyarete bile gelmemişler, artık çirkin olan kızlarını. Sahip olduğu
sevgi, sahip olduğu güzellik Temeli üstüne bina edilmiş olduğundan bir
günde olmuş. Güzellik kalmayınca sevgi de kalmamış. Kız birkaç ay sonra
kahrından ölmüş. Toğlumlardaki sevgilerin çoğu "Çünkü"türündendir ve bu
tür sevgi, kalıcılığı konusunda insanı hep kuşkuya düşürür. Peki o
zaman, gerçek sevgi, güveniçecek sevgi ne? Ve işte sevgilerin en
gerçeği. Üçüncü tür: "RAĞMEN" diye adlandırdığım türdür. Bir koşula
bağlı olmadığı için ve karşılığında bir şey beklenmediği için? Eğer türü
sevgiden farklı bu. Sevilen kişinin çekici bir niteliğine dayanıp şöyle
bir şeyin varlığını esas olarak almadığı için Çünkü türü sevgi de
değil. Bu üçüncü tür sevgide, insan Bir şey olduğu için değil, bir şey
olmasına rağmen sevilir. Güzelliğe bakar misiniz. Rağmen sevgi.
Esmeralda, Quasimodo'yu dünyanın en çirkin, en korkunç kamburu olmasına
"Rağmen"sever. Asil, yakışıklı, zengin delikanlı da Esmeralda'ya çingene
olmasına "Rağmen"tapar. Kişi dünyanın en çirkin, en zavallı, en sefil
insani olabilir. Bunlara rağmen sevilebilir. Tabii bu sevşöyle
karşılanması şartı ile. Burada insanin, iyi, çekici ya da zengin konum
edinerek sevgiyi kazanması görekmiyor. Kusurlarına, cahilliğine, kötü
huylarına ya da kötü geçmişine rağmen olduğu gibi, o haşöyle
sevilebiliyor. Bütüşöyle çok değersiz biri gibi görünebiliyor ama en
değerli gibi sevilebiliyor. Yüreklerin en çok susadığı sevgi budur.
Farkında olsanız da, olmasanız da, bu tür sevgi sizin için yiyecek,
içecek, giysi, ev, aile, zenginlik, başarı ya da ünden daha önemlidir.
Bunun şöyle olduğundan nasıl emin olursunuz? Haklı olduğunu kanıtlamak
için sizi bir teste davet ediyorum. Şu soruma cevap verin: Kalbinizin
derinliklerinde, dünyada kimsenin size aldırmadığını ve hiç kimsenin
sizi sevmediğini düşünseydiniz, yiyecek, elbise, ev, aile, zenginlik,
başarı ve üne olan ilginizi yitirmez miydiniz? Kendi kendinize yaşİmamın
ve yararı var diye sormaz mıydınız? Şu anda en sevdiğiniz kişinin sizi
sadece kendi çıkarı için sevdiğini anladığınızı bir düşünün. Dünya
birden bire başınızın üstüne çökmez miydi?. O an yaşam size anlamsız
gelmez miydi?. Diyelim sıradan bir yaşamınız var. Günlük yaşıyorsunuz.
Günün birinde gerçek, derin ve doyurucu bir sevgi bulacağınızdan
umudunuz olmasa, kalan hayatınızı nasıl yaşardınız?.şöyleleri ya iyice
umutsuzluğa kapılıp intihar ediyorlar ya da iyice dağıtıp yaşayan ölü
haline geliyorlar. Bugün yaşamınızı sürdürebilmenizin nedeni
"Rağmen"türü sevgiyi şu anda yaşamanız ya da bir gün bu sevgiyi
bulacağınıza inancınızdır. Bugün yaşadığımız toğlumda herkesi doyuracak
bu sevgiyi bulmak zor. Çünkü herkesin sevgiye ihtiyacı var. Kimsede
başkasına verecek fazlası yok. Yakınımızda olan birinin bu sevgiyi bize
vermesini bekleriz. Ama o da aynı şeyi başkasından beklemektedir. Peki
bu dünyada sevgi ne kadar var?. Açlığımızı biraz bastıracak kadar. Ve de
yemek öncesi tadımlık gelen iştah açıcılar gibi. Bu minnacık tadım,
bizi daha müthiş bir sevgi açlığına tahrik ve teşvik ediyor. Bu minnacık
tadım sevgiye ne kadar muhtaç olduğumuzu anlatıyor. Büyük bir hırsla
ana yemeğin gelmesini ve bizi doyurmasını bekliyoruz. Hani nerede?.
Hepsi o. Dünyadaki en büyük kıtlık, "RAĞMEN"türü sevginin yeterince
olmayışıdır.
17 Ekim 2016 Pazartesi
Gerçek Sevgi
Yaşanmış Hikayeler
Etiketler:
Yaşanmış Hikayeler
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder